Kadıköy Belediyesi işçisi ve DİSK Genel-İş Sendikası üyesi Kadim Fırat ile Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şubesi’nin ikiye bölünmesini ve buna karşı başlattıkları eylem süreçleriyle Ankara yürüyüşünü konuştuk:
İşçi Sözü: DİSK Genel-İş Sendikası Genel Merkezi’nin, Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şubesi’ni, sendika bürokrasisinin anti demokratik saldırılarının yeni bir göstergesi olarak ikiye bölmesinin neden ve sonuçlarını sizden duymak ve duyurmak istiyoruz. 1 No’lu şube seçimleri sürecine nasıl gelindi? Şube seçimleri, sendika bürokrasisinin tehditlerine, seçilmiş işçi temsilcilerini görevden alma kararlarına ve anti demokratik ayak oyunlarına karşın nasıl kazanıldı? Sendika bürokrasisini 1 No’lu Şube nezdinde yenilgiye uğratan taban örgütlenmelerine karşı hazımsızlıkları neleri yaşamanıza neden oldu?
Kadim Fırat: Uzun zamandır 1 No’lu Şube işçileri ile Genel-İş Genel Merkezi arasında çeşitli konularda anlaşmazlık var. Bu anlaşmazlık, taşerondan şirketlere geçen işçilerin toplu iş sözleşmesi yapılmaya başlandığında belirdi. 2019 tarihinde yapılan TİS sürecinde, Genel Merkez işveren ile arayı bozmamak için işçilerin taleplerini ezerek küçük oranlarla sözleşmeyi imzalattırdı. Öncü işçiler bu durumu kabullenmeyerek örgütlenme sürecini tabana yaydı. 2021’deki TİS süreci ise zorlu geçti. Talepler karşılanmayınca greve çıkıldı. Grev 3 gün sürdü. Yine Genel Merkez yöneticileri grevi kırarak TİS’e imza attı. Yüzde 8 gibi komik bir rakama imza atarak işçileri yoksulluğa mahkûm etti. Sendika başkanı grev kırıcılığı yaptı. Konfederasyon başkanından hiç ses çıkmadı. Yükselen enflasyona karşı mücadele eden işçiler ek protokol talebiyle ücretlerin iyileştirmesini isterken Genel Merkez yöneticileri işçilerin talebini dikkate almadı ve 2022 TİS’ini beklememizi söyledi. İşçiler öfkelenerek Kadıköy’de yapılan DİSK eyleminde taleplerini dile getirince temsilciler görevden alındı. Öncü işçiler disipline verildi ve kınama cezası aldık. 2022 TİS’i Genel Merkez’in her yerde çerçeve sözleşmeleri, tek tip sözleşmeler bağıtlanarak enflasyon oranında zamdan vazgeçildi.
Tüm bunlar bize iki şey gösteriyor. Genel Merkez yöneticileri işçilerin değil işverenin çıkarlarını önceliyor. Üye olan işçilerin talepleri bastırılıyor. Talepler bastırıldıkça ücretler yıllara göre aşağı doğru iniyor. 2018’e göre işçiler yüzde 50 oranında kayıp yaşadı. Ama sendikalıyız! Kavgamız; ücretlerin, sosyal hakların yükseltilmesi ve sendika içinde demokrasi anlayışının genişlemesine yönelik bir kavga. Bundan kaynaklı bir çatışma yaşanıyor.
22 Ocak 2023’te şube seçimlerine giderken 1 No’lu Şube’ye 1700 civarında İETT işçisi getirildi. Buradan 68 delege seçildi. Amaç, Kadıköy ve Kartal belediye işçisinin iradesini kırmaktı. Yeşil Liste adaylarının 68 delege ile ilişki kurması engellendi. Genel Merkez ve işveren Yeşil Liste adaylarının seçimi kazanmaması için elinde bulunan her enstrümanı kullandı. Fakat başarılı olamadı. Yeşil Liste seçim faaliyetini sadece delegeler ile sınırlandırmadan işçilerle birlikte işçi kampanyası sürdürdü. Ve 17 ilke açıkladı. Her yerde işçilerin sorunlarını gündemleştirdi. Bu yaklaşım işçiler arasında heyecan yarattı. Eşit temsil, aidatların düşürülmesi, yöneticilerin işçi iken aldıkları kadar maaş alması, TİS imzalanırken üyelerin yüzde 75 oranında onay vermesi, yatay örgütlenme, katılımcılık, işyeri komitelerinin kurulması, yöneticilerin en fazla 2 dönem görev yapabilmesi, ücret ve sosyal hakların iyileştirilmesi için aktif bir mücadele hattı inşa etmek gibi belli başlı politikalar önerdik ve bunları işçi arkadaşlarımızla açık toplantılarda tartıştık. Bu politika şube seçimlerinde başarılı oldu. Genel Merkez ve işveren bu durumdan hoşlanmadı.
Kartal işçisinin ücretlerde iyileştirme beklentisini gündem yapan yeni şube yönetimi, işveren tarafından muhatap alınmayarak şube iki yönlü kıskaca alınmaya çalışıldı. İşveren adım atmayınca şube ve işçiler Kartal Belediyesi binası içinde alkışlı protesto yaparak işvereni uyardı. Genel Merkez bu iradeyi baskılamak için Kartal Belediyesi işçilerini böldü ve 4 No’lu Şube kuruldu. Yönetime, şube seçimlerini kazanmış Kartallı yöneticiler değil, seçimde en az oyu almış eski şube başkanı atandı. Bu, işçi iradesine vurulmuş bir darbeydi. Kadıköy ve Kartal işçileri son yıllarda işçi sınıfının bayrağını daha yükseğe çıkaran bir pratik sergileyerek işverenin ve Genel Merkez’in tüm anti demokratik adımlarına kararlı tavır alarak başka türlü bir sendikal mücadele pratiği sergiledi. Ve bu pratik diğer belediye işçileri nezdinde giderek daha faza karşılık buluyor. Bu karşılığı kendi ikballeri için tehlikeli bulan Genel Merkez çareyi bir kez daha işçi iradesini ezmeye çalışarak verdi. Kadıköy’de 3 Mart’ta yapılan ve benim de seçildiğim, 9 müdürlüğü kapsayan temsilci seçimlerinde seçilen 12 temsilciyi görevlendirmeyerek adeta darbe yaptı. İşçilerin seçtiği temsilcileri sendikal süreçlerin dışında tutmaya çalıştı.
İşçi Sözü: DİSK Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şubesi’nin bölünmesini ve seçilmiş yönetimin yerine “kayyum” atanmasını protesto ederek arkadaşlarınızla birlikte Ankara’ya yürüdünüz. Yürüyüşünüzü, yürüyüşünüzün etki ve tepkilerini de anlatır mısınız?
Kadim Fırat: İşçiler seçtikleri yönetici ve temsilcilere iradelerini teslim ediyor, haklarını savunmalarını bekliyor, haksızlığa boyun eğmemelerini diliyor. Antidemokratik uygulamaları kabul etmemelerini istiyor, boyun eğmemelerini arzu ediyor. Seçilen işçilerin de işçilere karşı bir sorumluluğu var. İşçilerin iradesi çalındığında ortaya tepki koymak gerekiyor. Eğer bu süreçlerde yapılan irade gaspına karşı tavır alınmazsa örgütlülüğün dağılma, sendikaya güvenin zedelenmesi gibi süreçler yaşanıyor. Bizi seçen işçilere karşı sorumluyuz ve işçilerin haklarını sonuna kadar korumakla yükümlüyüz. İster TİS’te bir maddenin uygulanması olsun ister işyerinde yaşanan bir sıkıntı olsun isterse sendikal demokrasinin ezilmesi olsun tavır almak, işleri düzeltmek son derece hayati. Bizi devre dışı bırakmak, sendikayı pasif hale getirmek, kayyum atamak gibi çağ dışı anlayışa karşı adalet yürüyüşünü bu nedenlerle başlattık. Sembolik bir çıkıştı bu. İmkânlar ölçüsünde Ankara’ya yürümeye karar verdik. Genel Merkez’in önünde basın açıklaması yaparak meramımızı sınıf kardeşlerimize anlatmaya çalıştık.
Yürüyüşümüze başlarken sorunun çözülebileceğini düşünmüyordum. Karşımızda nasıl bir bürokrasi olduğunu biliyorduk. Tepki vererek bu işlere bulaşan insanlara, böyle işlere girdiklerinde karşılarında dimdik duracağımızı söyledik. Verdiğimiz mesajlar on binlerce işçiye ulaştı. Sosyal ağlar üzerinden yaydığımız içerikler yerine ulaştı diyebilirim. Zaten amacımız buydu. Haksızlıklara uğrayacak işçilere bir yol açtık. Önemli etkileşimler aldık. İşçilerin savunmasız olmadığını eylem ile ortaya koyduk.
İşçi Sözü: DİSK Genel-İş Sendikası’nın işçileri hiçe sayan bürokratik tutumu ne Kadıköy ne de İstanbul’la sınırlı. En son örneklerinden birisi de Diyarbakır ve Bağlar Belediyesi işçilerinin Genel-İş Sendikası’na yönelik uyarı eylemleri oldu. Yaşanan seçim süreciyle birlikte, DİSK ve Genel-İş Sendikası’nı tıpkı Hak-İş ve Türk-İş gibi ‘Geleceğin Hükümet Sendikası’ olarak nitelememiz sizce de uygun olur mu?
Kadim Fırat: Önümüzdeki aylarda, yıllarda işçi eylemlerinde artış olacağı kanısındayım. Bunun belirtilerini sahada görebiliyoruz. Belediye işçilerinde de ciddi bir homurdanma var. Fakat sendika genel merkezi çeşitli araçlarla ve olanaklarla şimdilik bunu bastırabiliyor. Öne çıkan öncü işçileri devre dışı bırakarak emeğin daha ucuza getirilmesi gibi bir misyon edinmiş durumda. Sendikayı yöneten aklın murad ettiği şey, önümüzdeki dönemi dizayn etmek. İşverenin verdiği miktarlar ile sınırlı kalmak, işçilerin iller ve bölgeler düzeyinde birbiri ile ilişkisini kesmek, emeğin kendini savunabileceği olanakları mümkün mertebe zayıflatmak, öncü işçilerin yeni bir sendikal odak yaratmasını engellemek. Sermeye çarklarının tıkır tıkır işlemesini sağlamak. Zor ve şiddet enstrümanlarını bunun için kullanıyor. Amaç işçi örgütlülüğünü pasifize etmek.
Buna rağmen işçilerin öfkesi, itirazı, karşı çıkışı devam edecek. Yaşam giderek zorlaşıyor. İşçi sınıfını sendikal mühendislik çalışmaları ile engellemek mümkün değil. Bütün bu kötü uygulamalar sendika üyesi işçiler içinde giderek kara bulutlar topluyor, yağmura dönüşecek. ‘Geleceğin Hükümet Sendikası’ olma olasılığı, bugünün mücadeleleri ile engellenebilir. Kavganın aşil topuğu burası. İşçilerin hükümet sendikasına değil, mücadeleci bir sendikaya, iç demokrasisi güçlü bir sendikaya ihtiyacı var. İşçilerin, işçi demokrasisine ihtiyaç var.
İşçi Sözü: Eklemek istedikleriniz var mı?
Kadim Fırat: İşçiler sermeye ile bütünleşmiş yapıların kendi ekmeğini küçülttüğünü görüyor. Her gün sosyal mecralarda, işçi gruplarında binlerce tartışma yapılıyor sendikaların teslimiyetçi tutumuna dair. Bu karabasanın aşılmasına dair bilinç birikiyor. Hemen her gün sendikalardan istifa etmek, başka bir sendikaya geçmek gibi sorunları kesinlikle çözmeyecek konular konuşuluyor. Tabandan değişim için şimdilik harekete geçilemiyor. Fakat bu geçilmeyeceği anlamına gelmiyor. Genel işler iş kolunda öncü işçiler birbirleri ile daha yakın ilişki kurmalı, işyeri örgütlenmeleri sağlamlaştırılmalı, ileri işçiler arasında iletişim ve ortak pratik ve politikalar geliştirilmeli. Emekten yana çevreler, siyasal partiler sendikal bürokrasinin yaptığı saçmalıklara karşı sessizliklerini bozmalılar. Eleştirebilmeli, tavır alabilmeli, küçük çıkarlar için işçi hareketinin önüne barikat koyan sermayenin sınıf içindeki uzantılarına müsamaha edilmemeli. Bütün ülkede, kendi iş kolumuzda öncü işçiler etrafında bir örgütlenme yaratabilmek son derece önemli.
Demokrasi mücadelesi bu adımlar atılmadan kazanılamaz. İşçilerin hak ve taleplerinin konuşulmadığı bir zeminde siyasal demokrasinin bile garantisi yoktur. İşçilerin sürdürmediği bir demokrasi mücadelesi kadük olur inancındayım. Onun için dedik ki, demokrasi işçilerle gelecek. Sınıf temelli, birleşik mücadele alanlarını güçlendirmeliyiz.
İşçi Sözü: Teşekkür ederiz.
Söyleşi: N. Cemal