Belediyelerin besleyip büyüttüğü canavarlar BELEDİYE ŞİRKETLERİ
Belediye iktisadi iştirakleri olarak 1980’lerin ortasında kurulmaya başlayan belediye şirketleri hızla benimsendi ve yaygınlık kazandı.
Belediyelerin personel giderlerine konulan sınırlar, ihale mevzuatındaki düzenlemeler belediyelerin şirket kurması yönünde önemli bir baskı oluşturdu.
Öte yandan şirketlerin sağladığı olanakların, belediye yönetimlerince bir fırsat olarak görüldüğünün de BİR gerçek
Bugün geldiğimiz noktada, belediye şirketleri siyasi yelpazede nerede durursa dursun belli ölçeği aşmış tüm belediyelerin bir gerçeği haline gelmiş bulunuyor.
Belediyelerin sorunların çözmek için kurulan ve yaygınlaşan belediye şirketleri belediyelerin en büyük sorunlarından biri haline gelmiş bulunuyor.
1980’lerin ortasından yapılan düzenlemeler, belediye personel harcamaları üzerindeki kısıtlar, ihale süreçlerinin şirketler açısından yarattığı kolaylıklar dikkate alındığında, muhalif belediye başkanlarının önemli bir bölümünün kendiliğinden belediye şirketlerini tasfiye yoluna girmelerini beklemek gerçekçi değildir.
Bu nedenle, belediyeleri şirket mantığına iten mevzuat ve kısıtların yerel üstü düzeyde alternatifleriyle birlikte tartışmaya açılması, başta CHP olmak üzere muhalif siyasal partiler ve ilgili çevrelerin önünde önemli bir görev olarak duruyor.
Piyasa düzenlemesinin, kamusal hizmet sunumuyla girdiği eklemlenmede, kamuyu güçlendirmek bir yana içini boşalttığını ve bozduğunu belediye şirketleri uygulaması açık biçimde gösterdi. Toplumcu belediyecilik pratikleri önümüzdeki döneme damgasını vuracaksa, şirketlerin ve hakim hale getirdiği mantığın tasfiyesi gerekiyor. Bunu yapabilmek içinse, geçtiğimiz dönemde hizmet birimlerinin görev alanlarına paralel kurulmuş belediye şirketleri tarafından atıl hale getirilen belediye birimlerin hızlı ve kamusal bir anlayışla iş yapabilir hale getirilmesi gerekiyor.
Piyasa mantığının boşalttığı alanın doldurulması konusunda yapılması gereken tercih açıktır. Belediyelerin önümüzdeki dönemde yüzünü, bu alanı geniş halk kesimleri adına temsil etme yetisi bulunan yerel topluluklara ve hiyerarşik olmayan toplumsal örüntülere, demokratik kitle örgütleri ve sivili toplum kuruluşlarına dönmesi gerekiyor. Son dönemde yerel düzeyde ortaya çıkan kooperatifçilik örnekleri, sivil inisiyatifler, katılım platformları önümüzdeki dönemde belediye yönetimlerinin sadece danıştığı değil, birlikte iş yaptığı adresler olmalıdır.
Toplumcu belediyecilik, isminin de işaret ettiği gibi, belediyeler ile toplum bir araya geldiğinde vücut bulacak ve yaşamı yönlendirecektir.