Son yıllarda belediye işçileri, KHK’ya, düşük ücretlere ve sendika bürokrasisine karşı temposu yükselen, müthiş bir mücadele sergiliyorlar.
Kadıköy, Maltepe, Kartal işçileri bu mücadelede daha fazla öne çıkıyor. İşçiler, dostu ve düşmanını daha yakından tanıyor.
DİSK Genel İş Anadolu 1 No’lu şube işçilerinin mücadelesi, Genel İş bürokrasisinin çürümüşlüğünü, acziyetini, yetersizliğini, çapsızlığını, hiçbir sınıf değerine sahip olmadığını, devrimci işçilerin hayatını feda ederek yarattığı birikimleri hiçe saymasını gözler önüne seriyor.
Sürecin zirvesi, 2021 Kadıköy Belediyesi greviydi. Grev’in nasıl satıldığını herkes biliyor. Sonrası temsilcileri görevden alma, disiplin süreçleri, işçileri birbirine düşürecek scala tartışmaları ve şube seçimlerindeki gariplikler peş peşe geldi. Şeytanın aklına gelmeyecek numaralar Remzi Çalışkan ve onun müritleri tarafından planlandı.
Ne olursa olsun, işçinin direngen, kararlı mücadelesi maskeleri indirdi. İndirmeye devam ediyor. Türkiye toplumu demokrasi isterken, bu tayfa satın aldıkları üç beş çapsız ile Tek Adam Rejimini korumayı seçiyorlar.
Böyle gitmeyeceği çok açık.
1 No’lu Şube’de Yaşananlar
Şube, Ataşehir, Kadıköy, Kartal belediyesi işçilerinden oluyordu. Önce Ataşehir’i ayırdıları ve 3. Nolu şube kuruldu. Daha önce yapılmış olağanüstü seçimde yönetici olmuş kişiler şubeyi oluşturdu. Seçilen işçiler yönetimi oluşturulduğu için fazla tartışma olmadı.
Gerekçesi 1 No’lu şubenin kalabalık olmasıydı.
Bu gelişmeden birkaç hafta sonra 1700’e yakın İstanbul Büyükşehir Belediyesinde İETT’de çalışan ve Genel İş’e üye işçileri 1 No’lu şubeye üye yaptılar. Ve 68 delege seçildi. Amaç yaklaşan Şube seçimlerini Genel merkez adaylarının kazanmasıydı. Bu transferin nedeni buydu. Oysa 1700 işçiye bir Şube kurulabilirdi. Açıkça şunu söylediler. 1 No’lu şube seçimlerinden sonra İETT işçisine şube kuracağız dediler.
Seçim bittiği, Genel Merkez adaylarının kazanamadığı günün ertesi günü işçileri 1 No’lu şubeden istifa ettirdiler. İETT işçisine şube kurmadılar. Bu ayak oyunlarını gören işçiler Tekrar Hizmet İş’e döndüler. Şu an İETT’de Genel İş’e üye 300 işçi kaldı. Müthiş bir sendikacılık.
1 No’lu şubenin kalabalıksa neden İETT işçisini getirdiniz?
Madem şube kuracaktınız neden 1 Nolu şube seçimleri öncesi kurmadınız, 68 delege ile Kadıköy Kartal işçisinin iradesini gasp etmeye çaldınız.
Madem Kartal’ı bölecektiniz neden 21 Ocak Günü yapılan Şube seçimleri öncesi ayırmadınız, sizi hınzırlar?
Seçimi Genel Merkez ve İşverene rağmen kazanan Yeşil liste. Yönetime Nazan Gevher Çam Ay, Cevahir Hasdemir, Mehmet Başdaş, Yavuz Yalçın, Cemal Sevdasız seçildi.
Yeşil liste işçiler içinde müthiş bir enerji yarattı, her yerde işçi sorunlarını ve sendikanın yapısal sorunlarını tartıştı, çözüm önerileri sundu, 17 maddelik ilkeler demeti yayımladı. İşçileri, geniş toplantılarla sürece dahil etmeye, sendikaya bağı zayıflamış işçileri yeniden bağ kurmaya davet etti, başarılı da oldu. Genel Merkez, İşveren ve İETT’den getirilen, ama yeşil listenin bağ kurmasına izin verilmeyen 68 delegeye rağmen seçim kazanıldı.
Seçimin kazanılması her ay 127 bin işçiden 1 yevmiye alan Remzi Çalışkan ve emir erlerinin kimyasını bozdu. Küçücük imkanlarla dev bir yarış kazanıldı. Ve Türkiye’nin her yerinden, susturulmuş, sözleşmesi satılmış binlerce işçi yeniden umutlandı.
Kartal’da Ne Oldu?
İstanbul belediyeleri içinde Kartal işçisi en düşük ücret alan işçi. Yeni Şube yönetimi Ek Protokol için kolları sıvadı. İşveren randevu vermedi. Şube ve işçiler toplantılar yaparak, bunu nasıl aşacaklarını tartıştılar ve toplantı sonrası merdivenlerden yürüyüş yaptılar. Elbette bu durumdan işveren ve Genel Merkez hoşnut değildi. Dik bir sendika, mücadeleci bir sendika işlerine gelmediği için 2 ay önce seçimle gelmiş şubeye kayyum atadılar.
Kartal Belediyesini ayırdılar, kayyum olarak İstanbul belediyeleri içinde en düşük Toplu İş Sözleşmesine imza atan ( Kartal Sözleşmesi en düşüğüdür), şube seçimini kaybeden eski şube başkanını atadılar. Evet bu, beni adamım olsun mantığıdır.
Neden Kayyum?
Ortada seçilmiş işçiler olduğuna göre, örneğin şube bölünüp seçimi kazanan işçilerle sürece devam edilseydi çok fazla tartışma çıkmayacaktı.
Seçilmişler varken, seçimi kaybedenleri atıyorsanız kayyumcusunuz, darbecisiniz. Demokrasi ile uzaktan yakından ilişkiniz yoktur. Oysa sendika demokrasinin bel kemiğini oluşturur.
Bugün kapitalist demokrasinin en temel taşlarını işçi sınıfı döşemiştir, bu hakların elde edilmesi için işçiler büyük boylu mücadeleler vermişlerdir. Sendika içinde demokrasi olmaması düşünülemez.
Kayyum siyasi atamadır, eş dost muhabbetidir, kabile sendikalarında, kabile devletlerde olur.
Egemenler üniversitede de, belediyelerde de kayyum işlerine giriştiler. Sendikaya yansıyan bu aşağılık kültürdür.
1 No’lu şube ve Yesil Liste, işçileri süreçlere dahil etti, söz verdiği gibi işçi iken aldıkları ücreti aldı, aidatların düşmesi için çalışmalar yaptı, ek protokol için adımlar attı. İşçiye güven geldi.
Kartal Belediyesi işvereni şubeyi tanımadı. İşçiler şube ile toplantı yapıp, bina içinde yürüyüş yapıp, tepkilerini dile getirdi.
Şube işçilerle bu adımı atınca, işveren ve Genel iş Merkezi kayyum atamaya karar verdi
Hazmedilemeyen işçilerin sendikal süreçlere dahil olmasıydı, kayyum bu işçi sınıfı lehine çalışan sendikal çizgiye karşı atılmıştır.
Genel İş Sendikası her yerde KAYYUMU bir uygulamaya dönüştürmüş durumdadır.
İşçi sınıfına bir şey vermeyen, onun için savaşmayan, haklarını savunamayan, işçilerin verdiği aidatlar ile sefalar süren bir grup çıkarcı sınıf düşmanı işçi hareketine zarar vermektedir.
İşçi hareketi içinden bu asalaklar söküp atamazsa, işçilerin geliri yükselmez, sosyal haklar yükselmez, ülkede demokrasi olmaz.
Bugün emek hareketinin asıl meselesi sendika bürokrasisinin kaplamış olduğu alanı, taban örgütlülüğüyle daraltmaktır.
Yolumuz açıktır, biz ne darbe, ne kayyum dinleriz.
Mücadelemize yılmadan devam edeceğiz.
İşçi demokrasisini kurana kadar…