Toplu iş sözleşmesi sürecinin tıkandığı ve grev olasılığının gündeme geldiği, dahası sendika ve konfederasyon yöneticilerinin elde ettiği kazançların masaya yatırıldığı şu günlerde sormanın tam zamanı:
Üretimden gelen gücümüzü kullanıp greve çıktığımızda karnımızı doyurmak için üretimden gelen gücümüzü mü yiyeceğiz?
Güçlü ve şeffaf bir sendika, güçlü ve şeffaf bir konfederasyon isteyen örgütlü işçiler olarak bunu tam da şimdi sormak, sorgulamak en doğal hakkımız. Grev sırasında grevdeki işçisinin gelir kaybını telafi edemeyen bir sendikanın, zor zamanlarda halkı destek beklerken halkına IBAN gönderen bir devletten ne farkı kalır?
1) GREV ÖDENEĞİ NEDİR?
Grev ödeneği bir sendika tarafından grevci işçilere, işçilerin grev esnasında temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yardım etmek için, genellikle grev fonu adı verilen özel bir rezervden yapılan ödemedir.
“Greve katılan işçilere, üyesi oldukları sendika tarafından, grev süresince belirli bir ödemede bulunulmaktadır. Bu ödemeler, grev öncesinde işçilerin ödedikleri sendika aidatlarının belirli bir bölümünden oluşan grev fonlarından yapılmaktadır. Grevci işçilere grev süresince diğer sendikalar, üst-işçi kuruluşları ve işçiler tarafından yapılan yardımları da bu kategori içinde düşünmek mümkündür.” (Makal, 1987: 49).
2) GENEL-İŞ’İN GREV FONU VAR MI?
Genel-İş tüzüğünün GREV FONU başlıklı 57. maddesine göre “Genel Yönetim Kurulu, Sendika ödenti gelirlerinin yüzde on beşini, Grev Fonu olarak ayırmak yetkisine sahiptir.” Bu “yetki”yi kullanıp kullanmadığını bilmiyoruz.
3) HER AY MAAŞIMIZDAN KESİLEN AİDATLAR NEREYE GİDİYOR?
Henüz bilmiyoruz. Şeffaf bir gelir-gider tablosu paylaşıldığı zaman öğreneceğiz.
Öte yandan, bu sorunun cevabını merak eden yalnızca biz değiliz. İzmir Barosu’nun Haziran 2020 tarihli pandemi özel bülteninde yer alan, Av. Hıdır Kırkıcı’nın Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Tahir Çetin’le röportajından aktarıyoruz:
Av. Hıdır KIRKICI: Her iş kolunda maalesef bu durumu görüyoruz, haklısınız. Özetlemek gerekirse; zaten kriz olsun olmasın her dönemde işçilerin emeğinin karşılığını alamaması var. Bu bir sömürüye neden oluyor. İşçilerin örgütlü mücadele aracı olan sendikalar da işçilerden az ya da çok aidat topluyorlar, sendikal faaliyetlerin bütçesini aidatlar oluşturuyor. Aynı zamanda büyük sendikalar ve konfederasyonların yöneticileri de bu bütçeden maaşlarını alıyorlar ve bir yerde işçilerin hakları için mücadele sürecinde kendi durumları iyileşirken işçilerin durumları aynı kalıyor. Bu da sendikaların amacına yabancılaşmasıyla beraber işçiler için ikincil sömürüyü beraberinde getiriyor.
Tahir ÇETİN: Doğru bir yere dokundun. Soma’da 13.000 maden işçisi var, diğer sendika üye işçilerden 150 TL aidat alıyor. Bunun hesabını yaptığımızda çok büyük bir rakam çıkıyor. Diğer sendikanın topladığı bu aidatlar nereye gidiyor… Grev fonu biriktiren sendikalar niçin grev hakkını kullanarak bütçelerini şu zor dönemde işçiler için harcamıyor? Demek ki işçilerden toplanan aidatlarla kendine mükellef bir düzen inşa eden yöneticiler var, işçilerden ve mücadeleden kopmuş artık bu oluşumlar sendika değiller. Aslında işçilerin verdikleri aidatların ne amaçla ve hangi faaliyetlere harcandığını herkesten çok sorgulaması, sorması gereken bir zamandayız.
4) YURTDIŞINDA NASIL?
Amerikan İletişim İşçileri Sendikası (CWA) grev yapan işçilerine grevin 15. gününden itibaren haftada 200$, 29. gününden itibaren haftada 300$ ödüyor. İşveren grev süresince sağlık sigortası sağlamazsa, sendika, grevci işçi ve bakmakla yükümlü olduklarına gerekli sağlık yardımını sağlıyor. İşçinin grev fonundan yararlanabilmek için haftada 16 saat greve ilişkin görevleri yerine getirmiş olması bekleniyor.
İngiltere’de Kamu ve Ticari Hizmetler Sendikası (PCS) her yıl 1 milyon sterlini aşkın grev fonu toplandığını belirtiyor.
İngiltere Yüksek Öğrenim Çalışanları Sendikası (UCU) greve çıkan üyelerine grevin ilk günlerinden itibaren 75 sterline varan greve ödeneği veriyor.
ABD’de Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası (UAW) haftada 250$ grev ödeneği veriyor. Ayrıca belirli sağlık giderleri ve reçeteli ilaçları da karşılıyor.
5) GREV FONU NEYİ DEĞİŞTİRİR?
“Osmanlı imparatorluğu döneminde gerçekleşen 1908 Grevleri, işçiler için genellikle başarısızlıkla, bazen de kısmı başarı ile sonuçlanmıştır. Başarısızlık nedeni olarak sendika ve liderliğin yetersizliğinden bahsedilmekteydi. Bu durumla ilgili olarak, sendikal güçsüzlüğün maddi boyutuna vurgu yapan İzmir’deki bir Amerikan konsolosunun ifadeleri belirtmeye değerdir: ‘işçiler ellerine geçen parayı hemen yiyeceğe çevirmek zorundalar. Bu nedenle, grevde uzun süre dayanmaları imkânsız. Avrupa ve Amerika’da benzeri durumlarda olduğu gibi arkalarında kendilerine grev süresince destek olacak bir kaynak yok’” (Makal, 1987: 130’da Karakışla, 1998: 199).
Çeşitli araştırmalar gösteriyor ki yeterli bir grev fonunun varlığı müzakere masasında işçinin elini güçlendirmekte, işverenin işçinin greve çıkmaktan çekinmeyeceğini bilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla grev fonu olası grevlerin aslında önüne geçmekte ve işvereni işçi ile arasındaki uyuşmazlığı müzakere masasında çözmeye teşvik etmektedir.