İşçiler, çalışma ve yaşam koşullarını düzeltmek, yeni haklar elde etmek, güvenceli bir işe sahip olmak işin diğer işçi arkadaşlarıyla birlikte sendikaya üye olur. Amaç, tek başına kazanılamayacak hakları hep birlikte kazanmaktır. Bir elin nesi var iki elin sesi var misali.
Onlarca yıl Hak İş üyesi olmuş ama istediğini bulamamış İETT işçileri, işçi hakkını savunur diye Hak İş – Hizmet İş’ten ayrılıp DİSK Genel İş’e katıldılar.
Genel İş Yönetim kurulu, İBB’de çalışan bu işçilerin özlük haklarını almak, örgütlenmeyi büyütmek yerine, işçileri sendika içi seçim yarışına soktu. Bir kısmını Genel İş Anadolu Yakası 1. No’lu şubeye aktarıldı. İşçiler arasında delege seçimi yapıldı. Bu delegelerle Genel İş Genel Merkezinin listesini garanti altına almaya, on yıllardır Kadıköy ve Kartal’da dişi ile tırnağı ile kazıyarak sendikal mücadele veren öncü işçilerin önünü kesmeye çalışıldı
.İşçileri, kendi koltuk sevdalarına alet edecek çok kötü bir pratik sergilendi. Genel Merkez yöneticileri ve onların gölgesi olmuş sendika koltuklarında çürümüş, işçi mücadelesi diye bir derdi kalmamış “sendikacılarla” kahvaltıya çağrıldı ve 68 delegenin Genel Merkez adayının desteklenmesi yönünde tutum almalarını istediler. Onurlu İETT delegeleri bu öneriyi reddetti ve 4 listenin başkan adayı ile birlikte toplantı yapmak, herkesi dinlemek ve öyle karar vermek istediklerini ifade ettiler. Elbette bu toplantılar yapılmadı.
1 Nolu Şube Seçimini Genel Merkezin adayı kazanamadı.
Birkaç ay önce şubeye üye yapılan işçiler, seçimden 2 gün sonra Genel Merkez tarafından şubeden alındı.
Sendikal mücadelede birkaç yılını geçirmiş ve Genel İş Sendikasının yönetimini tanıyan herkes, ekonomik ve demokratik haklarını kazanmak için DİSK Genel İş’e üye olan işçilerin sendika seçimlerinden sonra şubeden alınacağını biliyordu. İETT işçilerine şube kurmak mümkünken 1 no’lu şubeye getirilmesinin arkasında neler olduğunu tüm çıplaklığı ile herkes gördü. Genel Merkez, İETT işçilerinin beklentisi ile oynadı. Hem de ufak tefek çıkarlar için.
İşçiler şimdi böyle bir oyuna alet edildikleri için üzgün, kırgın ve kendilerini aldatılmış hissediyor.
Bu Genel İş Genel Merkezi’nin İlk Pratiği Değil
On binlerce KHK’lı 2018 yılında sözde kadroya geçtikten sonra Genel İş Yönetiminin pratiği ile yakından tanıştı. Şubede örgütlü diğer işçiler, İETT işçisinin yaşananlar hakkında morallerinin nasıl bozulduğunu ve demokratik ideallerin ve sürecin nasıl ayaklar altına alındığını üzülerek öğrendi.
Emek mücadelesinde yol almış, temsilciliği elinden alınmış, skalası düşürülmüş, disipline verilmiş, grevi iradesi dışında bitirilmiş, gece yarısı imzalarla yoksullaşmış Kadıköy ve Kartal işçileri İETT işçilerinin ve delegelerinin haklı öfkesini anlıyor ve bu rezil durumu kabullenmiyor. İşçileri üzen başka bir pratik çok geçmeden bir dönem önce yaşandı.
Ağaç Aş Deneyimi
Geçen yıl DİSK BTO SEN emekçilerinin AĞAÇ AŞ içerisindeki destansı yürüyüşünden ve örgütlülüğün asgari düzeyde işçi mücadeleleri ile ilgilenen herkes haberdardır. 3600 çalışanın olduğu alanda, öncü işçiler 1800’den fazla üye yapmayı başardı. Yetki an meselesi idi. Sonra oradaki örgütlülük işverence çeşitli saldırılarla dağıtıldı.
DİSK’in en büyük örgütü GENEL İŞ kılını bile kıpırdatmadı. 1800’den fazla üyesi olan DİSK BTO SEN, 50-60 tane üyesi olan TÜRK İŞ’e yetkiyi kaptırdı. Sonrasında ise bu mücadeleye öncülük yapan işçiler işten atıldı, bazıları atılmakla tehdit edildi.
Oradaki mücadeleyi arkadaşlarımızla büyük bir tedirginlikle izledik. Ve süreçlerine bütün gücümüzle destek vermeye çalıştık.
Bu süreci anlatmamızın nedeni, işçilerin kendi olanakları ile başlattığı İBB içerisindeki en güçlü pilot çalışmanın başarıya ulaşamamasının en temel sebebi DİSK’in ve Genel İş Yönetimlerinin, İBB’yi herhangi bir mücadele etmeden, bürokratik stillerle almak istemesidir.
Çünkü 1999’den bu yana üretimin içinde olmayan, işçilik yapmayan, kendine konfor alanı yaratmış, her ay 127 bin işçiden aidat alan bacasız fabrika sahibi Remzi Çalışkan ve ekibinin, mücadele sonucu gelmiş 80 bin çalışanı olan İBB’nın böylesi bir sayıyla kendi çıkarları dışına çıkacağına dahil korkusundandır.
Şube açmayı seçim kazanma taktiklerine bağlayan, sınıf mücadelesi ve demokratik özlemler dışında bütün yöntemlere sarılan bu anlayışın tek amacı da kendi mevzisini güçlendirmek ve altını doldurmaktır.
İETT İşçileri Seçim Malzemesi Değildir
İETT işçileri ile, Kartal ve Kadıköy emekçilerinin iradesini kirli oyunlarla zapturapt altına almak için adım attılar. İETT işçileri ve delegeleri bir şekilde bu oyunu gördü. Günün sonunda birkaç yıldır ciddi sendikal mücadelelerden geçmiş, deneyim biriktirmiş, işçi sınıfına en iyi şekilde hizmet edecek işçilerin iradesine, toplu iş sözleşme süreçlerine ipotek koymak istedi Genel Merkez. Şube seçimleri bittiğinde bu daha iyi görüldü.
Sendikal mücadele bu değildir. Emek mücadelesi bu değildir. Bu oyunları artık kimse yemiyor. Büyük emekçi kitlesinin özgür seçimler, emekçi dayanışması, birlikte örgütlenme hedefinden sapmadan, gerçek bir işçi mücadelesinin nasıl olacağını hep birlikte gösterme zamanı. Bu yönelişin işçiye hiçbir şey vermeyen, bürokratik arzular dışında süreç yürütemeyen birilerini koltuğundan edeceğini öngörmek zor olmasa gerek.
Hiçbir şey bitmiş değildir, hatta yeni başlıyor. Talebimiz nettir. Yarını, İBB’yi birlikte örgütlemek, kadrosuz işyerlerini kazanmak, istediğimiz mevzilerde güçlü işçi birlikleri kurarak nefes almak ve aldırmak mümkün. Seçimler de bizler için, bürokrasi altında ezilen emekçilerin İstanbul’daki mevzisini oluşturmak anlamına geliyor, fazlası değil.
Çünkü son gün geldiğinde alternatifsiz kalmamak önemlidir. Hepimize alternatifsizliği dayatanların konforlu odalarını basacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Birlik, Birlik, Birlik
Uzun çalışma saatlerine maruz kalan, aynı işi yapıp farklı maaş alan, kadrosuz, güvencesiz, esnek çalışma yaşamı dayatılan, her an hayat tehlikesi ile burun buruna kalan, sürekli fiziksel ve psikolojik saldırılarla karşı karşıya bulunan, geçinmek için kılı kırk yaran, her gün daha fazla yoksullaşarak yaşam kalitesi düşen İETT’li sınıf kardeşlerimiz, benzer sorunları yaşayan emekçiler olarak bu kötü gidişata dur demek için birlikte mücadele etmek gibi anlamlı bir ortaklığı hep birlikte kurmalıyız.
İşçiyiz biz, birbirimizden başka sarılacak kimsemiz yok.
Birleşen İşçiler Yenilmezler