Nilüfer Belediyesi’nde çalışan işçiler Belediye-İş’e tepkili:
İşçinin hakları için mücadele edecek bir sendika istiyoruz.
Bizler, taşeron firmanın işçileri ve Türk-İş’e bağlı Belediye-İş üyesi olan, aidatını ödeyen ama TİS sürecinde çok kötü bir sendikal hizmete maruz bırakılmış işçileriz.
İşçiler olarak bizler, Genel-İş sendikasında iken içinde enflasyon zammı olmayan bir sözleşmeye imza attıkları için sendikaya tepki göstermiştik. 2 yıl bu sözleşmeye işçileri mahkûm etmiş olmaları sebebiyle, daha iyi bir sendikal hizmet almak için sendikadan topluca çıkmış, kararlılıkla Belediye-İş’e geçiş yapmıştık.
Daha önce Bursa’da yalnızca temsili bir şekilde şubesi olan ve Bursa’da hiç üyesi olmayan Belediye-İş sendikası, bu yeni süreçte örgütlenme çalışmalarını biz işçilerin talebiyle ilk olarak Nilüfer Belediyesi ile yürütmüştü. Belediye-İş sendikasının, Nilüfer Belediyesi’nde yetkiyi aldıktan sonra adeta ortadan kaybolması, kim – nerede – ne yapıyor – süreç nasıl ilerliyor yarım yamalak bilgi vermesiyle işçiler olarak rahatsızlık duymaya başladık. Çok büyük vaatler veriliyor fakat muhatap bulamamaktan rahatsızlık duyuyoruz. Dedikodu şeklinde dolaşan %90 zam alacağımız bilgisi ile her şeyin daha iyi olacağı söylenerek süreç hakkında güvensiz bir ortam yaratılıyor.
Sözleşme taslağı bizlere iş yeri temsilcilerimiz üzerinden BOŞ bir taslak olarak gönderilmiş ve göstermelik bir şekilde fikirlerimiz istenmişti. Bir toplantı düzenlenmedi, TİS görüşmeleri için işçilerle bir araya gelinmedi. Buna rağmen taleplerimizi ilettik, tek tek gerekçelendirdiğimiz maddeleri içeren dokümanları hem elden hem whatsapptan o zamanki kişilere teslim bile ettik. Ama ne bizi ne de o dönem konunun üzerine giden işçi arkadaşımızı kimse ciddiye almadı.
Üstelik TİS taslağını whatsapp bilgilendirme grubunda paylaşmamalarından çok rahatsızlık duyuyoruz. Sadece sözleşmenin temel maddelerinde uzlaşma sağlanınca kabaca bir mesaj atıyorlar, esas meselelerin ne durumda olduğu ile ilgili bilgi paylaşımı yapmıyorlar. Görmediğimiz bir sözleşme üzerinden masaya oturulmasına tepki gösteriyoruz. İşçilerin 2 ya da 3 yıllık “kaderi!” olan bu sözleşme ne haliyle imzalanacak, kimsenin bir bilgisi yok. Bu, en başta işçiyi yok saymaktır diye düşünüyoruz.
Örgütlenme sürecinde kapı kapı, kişi kişi gezip bir üyelik için diller döken o temsilciler şimdi hiçbir şekilde bizlerle taslağı paylaşmıyor. Bu süreçte örgütlenme için kurulan iletişim kanallarını da kapattılar. Kim nerenin temsilcisi oldu onu bile öğrenemiyoruz. Yeni gelen temsilciler işçi ile bağını koparmış, işçinin desteğini küçümsüyorlar. Temsilcilere taleplerimizi iletmek istiyoruz ama sendikadan bir muhatap bulamıyoruz. İşçiden bu denli kopuk bir sendikacılık yapılamaz. İşçinin taleplerini, sıkıntılarını dinlemeyen bir şube olabilir mi? Bu haliyle işçisiz, neredeyse işçi karşıtı bir TİS süreci söz konusudur. Buna tepkiliyiz. İlkeli bir sendikacılık talep ediyoruz. Şubeye dışarıdan yapılan atama olduğunu bile duyduk. Bunu açıklayan kimse yok ne yazık ki. Belediye-İş Bursa şubesinin tek üyesi bizleriz, bizler de bizi temsil edecek kişilerin dışarıdan gelmesini istemiyoruz.
Yemek paramız 18 TL ve kapalı kapılar ardında işçisiz Toplu İş Sözleşmesi(TİS) imzalayacaklar
Hâl böyleyken, bir de asgari ücretin altına tekabül eden bir ücret alıyoruz. Sendika, asgari ücretin takipçisi olur ve işveren tarafından uygulanması için işçiyi arkasına alarak talepler karşısında işverene baskı yapar. İlle de işçi ve işveren arasında bir uzlaşma sağlanmak zorunda değildir elbette. Bizler TİS imzalanana kadar sendikanın işverenle diyaloglar oluşturarak bu mağduriyetimizi gidermesi gerekirdi. Hatta gerekirse mağduriyetimiz aidatlarımız aracılığıyla bile giderilebilirdi. Bunu iletmek için hiçbir muhatap bulamadık. Burada işverene de suçlu diyemeyiz. İşveren de sonuçta bunu matematiksel bir hesaba dayandırıyor olabilir. Günün sonunda Şubat maaşımız elimize maaş + yol +yemek ucu ucuna 8560 TL olarak geçiyor. Sendikada fark ettiğimiz suç ise aradaki farkı işçilere ödeyecek maddi imkânı olmasına rağmen göz göre göre mağduriyet yaratmasıdır. Bizler, sendikanın, TİS süreci tamamlanana kadar, topladığı (hatta tam da bunun için topladığı) aidatlar ile bu mağduriyeti engellemekle yükümlü bir yapı olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda başta sendika ve sendika temsilcilerinin yetersiz kalması bize ikinci bir mağduriyet daha yaratıyor.
Genel-İş üyesi olduğumuz dönemde 13 Ekim 2022’de imzalanan Kamu Toplu Sözleşmesi gereği yemek ücretinin 17 TL’den 55 TL’ye çıkarıldığına dair ek protokolün uygulatılmasında eski sendikacıların bu sendika ile olan anlaşmazlıkları sebebiyle yine biz işçiler mağdur edildik. Cumhurbaşkanı’nın televizyonda açıklama yaparak ilan ettiği yemek ücretinin 55 TL’ye yükselmesinde bile ne sendikanın, ne temsilcilerin yetkiyi aldıktan sonra hiçbir çaba göstermediğini gördük. Yetkiyi alan Belediye-İş’in ise gerek doğrudan genel merkez ve şube yöneticileri, gerekse temsilcilerin bu konuya yönelik hiçbir adım atmadığını görmek hepimizi hayal kırıklığına uğrattı. Örneğin şimdi geriye dönük haklarımız için kiminle muhatap olacağımızı bile bilmediğimiz bir durumdayız. Üstelik bize kalırsa Türk-İş de, başkanlarının imzası bulunan bu ek protokolün takipçisi olmayarak bizi mağdur etmiş sayılır.
Bizim halen yemek paramız 18 TL. Üstelik 30 Aralık 2022’de Resmî Gazete’de yayınlanan gelir vergisi tebliğince arttırılan yemek paraları asgari 110 TL olarak belirlendi. Madde şöyle: “….müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını aşmayan kısmı istisna kapsamındadır.” Bu istisna bedeli 110 TL olduktan sonra örneğin Kartal Belediyesi’nin TİS’inde 55 TL olan yemek ücreti, 118.80 TL’ye çıkarıldı. Biz ise bu ekonomide 18 TL yemek ücreti alıyoruz, hakkımızı aradığımızda da sendika kalkıp “yemek ücretinin yükseltilmesi işverenin inisiyatifinde” veya “TİS imzalanmak üzere dişinizi sıkın.” diyor. Böyle bir açıklamayı kabul etmiyoruz. İnisiyatif meselesi ise Kartal’daki sendika işçiyi arkasına almış, gerekli sendikacılık faaliyetlerini işçinin yararına olacak şekilde yerine getirmiş demektir. Bize bu niye layık görülüyor ve gereken özen gösterilmiyor?
İşveren ile işçi arasında işçi aleyhine maddi bir mağduriyet yaşandığında da sendika bir çözüm üretmekle yükümlüdür. Öncelikle işverenle ortak bir karar alabilmek için gereken diyalogu kurmalarını bekledik. Şimdi ise genel merkezden de destek alarak mağduriyetimizi ödediğimiz aidatlardan karşılamalarını bekliyoruz. Bizler aidat ödüyor isek böyle zamanlar için ödüyoruz.
Son olarak aynı Belediye-İş’in, Avcılar’da ne güzel işler yaptığına da şahit olduk. Neden Nilüfer Belediyesi çalışanlarına bu layık görülüyor?
Taleplerimiz:
*TİS imzalanana kadar, yemek paralarımızın 18 TL’den (istisna bedeli kapsamında) 110 TL’ye yükseltilmesi. Bunun için işveren ile görüşüp bir çözüm üretmeleri ve gerekirse yarı yarıya hem işverenin hem de sendikanın bütçesinden bizlere ek ödeme yapılması.
* TİS imzalanana kadar, yol+yemek ücreti dışında ham olarak 8500TL alacak şekilde ödenmesi. Bunun için işveren ile görüşüp bir çözüm üretmeleri ve gerekirse yarı yarıya hem işverenin hem de sendikanın bütçesinden bizlere ek ödeme yapılarak mağduriyetimizin giderilmesi.
*Şube başkanı ve temsilcilerin büyük bir salonda işçilerle bir araya gelerek sözleşme taslağını masada konuşulduğu şekliyle yani tüm şeffaflığı ile paylaşmaları.
*Sendikanın, yani sırasıyla genel merkez, şube yönetimi ve temsilcilerin bütün işçilere karşı şeffaf bir TİS süreci yönetmeleri konusunda daha duyarlı olmaları.
*Seçimler, işçinin kararıyla TİS sonrasına bırakıldı, burası doğru. Fakat 2 ya da 3 yıllık kaderimizi imzalarına teslim edeceğimiz kişilerle dirsek temasınızın artması ve taleplerimizin ciddiye alınması.
*Daha demokratik bir süreç için “bilgilendirme” amaçlı olan whatsapp grubuna ek olarak taleplerimizi, düşüncelerimizi, gerekirse eleştirilerimizi paylaşacağımız bağımsız bir platform açmaları.