Belediye Şirket İşçileri ve TABİB, 2023 seçimlerinde Norm Kadro meselesini gündemde tutmak, örgütlülüğü geliştirmek, tüm alanlarda tepki vermek ve seçime doğru tempoyu arttırmak için kolları erkenden sıvadı.
Neler Yapıldı?
1-TABİB, her konu hakkında bilgilendirici yazılar ve içerikler üreti. İşçilerin tepkisine, mücadele azmi ve yoğunluğuna bağlı olarak birbiri ile uyumlu taktikler denedi.
2- Haftada 2 gün hasthag çalışması yapıldı.
3- Sadece twitter aktivizminin yetmeyeceği öngörülerek işçiler alanlara çağrıldı.
10 Nisan 2023 günü Belediye Şirket İşçileri TABİB’in çağrısıyla Kadıköy’de basın açıklaması yaptı. Bu eylemleri, Beşiktaş, Ankara Ulus, Adana, Kadıköy Süreyya operası önünde basın açıklamaları takip etti.
4- Ankara eyleminden sonra meclisteki milletvekilleri ziyaret edildi. Vekillere dosya verildi, vekillerin soru önergesi ve kanun teklifi verilmesi sağlandı. Norm Kadro talebi Mecliste gündem oldu. AKP ve MHP kanun tekliflerini her defasında reddetti.
5- İşyerlerinde örgütlenme, sohbetler, işçilerin çalışmalara katılması sağlanmaya çalışıldı. Tek tek işçilere twitter açma çalışmaları yapıldı.
İşyerlerinde, sokaklarda, TBMM’de ve sosyal medya çalışmalarıyla belediye şirket işçilerinin talep ve beklentileri görünür olmaya başladı.
Seçim öncesi başarılı olamamamızın, sonuç alamamamızın, kadro ve tediye konusunda hükümete adım attıramamamızın nedenleri üzerine düşünecek olursak:
1-575 Bin işçinin kayda değer bir kısmının harekete geçmemesi, çalışmalara katkısının sınırlı olması. Hak odaklı kitlesel bir hareket yaratılamadı.
2-Hareket içinde farklı çalışma biçimlerinin varlığı, belli işçi gruplarının talepleri üzerinden süren kampanya. Zabıta, itfaiye, mühendis işçilerini n haklarını önceleyen, diğer grupları anmayan kampanyalar gücümüzü böldü.
3-Belediye işçilerinin kendi hakları etrafında kenetlenmesinden çok, siyasetin işçileri kimlikler üzerinden kutuplaştırması bertaraf edilemedi.
4-Sosyal medyada 2 eğilimin farklı günler hasthag çalışması yapması hem yorucu hem de merkezileşen konuları gündeme taşımayı etkili hale getiremedi.
5-Sadece sosyal medya çalışmaları ile sonuç alınabileceğinin sanılması, işçilerin yanlış beklentilere sokulmasına neden oldu.
6-Siyasi partilerin, muhalefetin önemli noktalarında bulunan siyaset erbabına bile şirket işçilerinin sorunlarını dile getireceği baskının kurulamaması.
Partilere yakın, ya da takipçi kasan hesapların, yazan çizenlerin, bazı şahısların, hiçbir temele dayanmayan, işçileri her gün “bakanlıkta BİT için çalışma var manipülasyonuna uğratması.
7-Sendikaların meseleyi gündemine almaması, miting yapmaması, konuyu özenle işlememesi. Sendikalar üzerinde yeterli baskıyı kuramadık. 3 sendika 1 günlük iş bıraksa
8-Sendikalar ve siyasi partilerden bağımsız yürütülen Norm Kadro çalışmasının daha atak, kolektif, kalabalık ve cüretkar eylemler ile yürütülememiş olması ve bu anlamda geniş kesimlerin desteğini alan çalışmalarda eksik kalınması.
Fakat, her şeye rağmen bir yol açıldı, siyaset ve sendika dışında bir ağ oluştu. Önümüzdeki günlerde, haftalarda ve aylarda bu ağı büyütmeliyiz.
Belediyelerde kamu hizmetinin yüzde 92’sini Belediye Şirket İşçileri yapıyor. Kendi işleri dışında covid, yangın, deprem gibi toplumsal afetler yaşandığında tereddütsüz toplum yardımına ilk koşan belediye işçileri oluyor. Son depremde bunu bir daha gördük.
Her işe koşan, halkın sağlıklı kentlerde yaşamasına yardımcı olan ve nitelikli kamu hizmetlerine ulaşması için çabalayan belediye şirket işçileri asgari ücret düzeyinde ücret alıyor. Çoğu bankaya borçlu, icralık, ya da 2. iş yapıyor. Ama geçinemiyor.
Kısacası, 575 bin belediye şirket işçisinin hükümetten beklediği kadro, güvenceli iş ve sosyal haklar bu seçimde de yok.
2017 yılında çıkarılan 696 sayılı KHK’dan 5 yıl sonra açlık sınırı rakamları ile çalışıyoruz ve kamuda en düşük ücreti belediye şirket işçileri alıyor.
Bu böyle gitmez!