Dün, grevin 11. akşamında Sarıyer’de fırtına vardı, yağmur yağdı. Grevci işçiler olumsuzluğa rağmen dirençle grev çadırından yayın yapıyorlardı. “Zafer direnen emekçilerin olacak” diyorlardı
İşçi hareketinin 2 asırlık tarihindeki tüm kazanımlar fırtınalı atmosferden, kan, acı ve gözyaşı sonucunda geldi.
Yine böyle bir tarihsel dönemdeyiz. Sermaye sınıfının kitlelere yönelik yoksulluk uygulamaları emekçileri zorluyor. Hangi siyasi cenahtan olursa olsun emeğin değersizleşmesi üzerine kurmuşlar egemenler politikalarını
Fakat işçiler de teslim olmuyor. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç 6 aydır devam eden Toplu Sözleşme görüşmelerinde yıllık zam oranını %20 olarak açıklayınca işçiler “grev” dedi.
Belediye başkanının bir stratejisi var. Onu iyi okumak lazım. Olguları bir araya getirelim, bakalım ne yapmak istiyor Paşamız?
Genç, bayramdan önce Kadrolu işçilerin ikramiyelerini yatırmayarak stratejiyi uygulamaya geçiyor. Bir hafta sonra TİS masasında sendika ile anlaştığı rakam olan %40’tan vazgeçip %20 teklif ediyor. Gayet bilinçli, planlı bir adımlar dizisi ile masayı dağıtıyor.
TİS yetkisi düşmesin diye, enflasyonun %150 olduğu bir yerde, mevzu çıkmasın diye zam oranını son derece düşük tutmuş Sendika şubesi grev kararı almak zorunda kalıyor.
Sarıyer Belediyesi’nde 110 Kadrolu işçi çalışıyor. İşçilere %40 zam yapılsa belediye batmaz. Ama asıl mevzu şu an devam eden 2137 KHK’lı işçinin Toplu Sözleşmesi. Şükrü Genç, bıçağı şirket işçilerine çekiyor. Oyunun farkında olmak önemlidir. Biliyor ki, kadrolu işçiler Bakırköy grevinde olduğu gibi 100 gün de direnseler kazanamazlar.
Çünkü bir grevin en temel meselesi işi durdurmaktır, yani söz konusu belediye olduğunda hizmet vermemektir. Tarihsel olarak grevin en temel anlamlarından biri üretimi durdurmak.
Eğer Belediye başkanı buradan zaferle çıkarsa, iki yıllık şirket işçilerinin toplu sözleşmesinde de galip geleceğini, masayı kendi ihtiyaçlarına göre dizayn edeceğini düşünüyor. O, varsın küçük hesaplar peşinde olsun.
Gerçek Grev Yapmak Lazım
Belediye başkanının kurduğu oyunu bozmak kolaydır. Sarıyer Belediyesinde çalışan tüm KHK’lılar hafta başında iş durdurur, grevci 110 işçi ile ile kucaklaşır, grev halayı büyürse o zaman inisiyatif işçilere geçer. Şu an yapılması gereken tek şey budur. Grevci işçilere ziyaret önemlidir, ama yeterli değildir. Sınıf kardeşliği ve dayanışmasının gerçek anlamı Sarıyer Belediyesi’nde hizmet üreten bütün işçilerin greve katılmasıdır.
Kadrolular grevde, şirket işçileri çalışmada, hizmet devam etmekte! Bu sarmal devam ettiği sürece kazanım olmaz. Yetkili sendika için bu durum utanç kaynağıdır, izah edilemez.
Yetmez, Beşiktaş Belediyesinde çalışan KHK’lı şirket işçilerinin greve, grevci olarak katılmasıdır. Hizmeti durdurması, sınıf kardeşlerinin yanında saf tutmasıdır. Bu yapıldığında kendinden geçmiş, tek adamcı, işçilerin oyu ile seçilmiş ama sefalet dayatan kibirli dünyalar yerle yeksan olur.
Muhtemelen sendika şubesi ve sendika genel merkezi buna yanaşmayacakları gibi, önünde engel olacaklardır.
İşçiler ve temsilciler “bu grev KHK’lıların grevidir” deyip kolları sıvamalıdır. Temsilciler, öncü işçiler öne çıkmalıdırlar, sürecin sorumluluğunu almalıdırlar. Gerçek temsilcilik tam da bu günlerde ortaya çıkar. Senin toplu sözleşmen olmadığı halde, greve sahip çıkıp, temsil ettiğin işçiyi greve çıkardığında gerçek temsilcisindir. Aynı sendikaya, aynı şubeye üye olan sınıf kardeşlerinin hakları için mücadele edersen gerçek temsilci ve öncü işçisindir. Diğeri laf-ı güzaftır. Karın doyurmaz. İşçiler enflasyon altında inim inim inlerken, EK Protokol ile iyileştirme için mücadeleye atılmaktır gerçek işçi temsilciliği.
Şimdi sorumluluk almak zorundasınız, çünkü anlatılan sizin hikayenizdir.
2 yılda bir yapılan toplu sözleşme görüşmelerini herkes sürdürebilir. Aslolan böyle zamanlarda ortaya çıkmaktır. Zaten Genel İş sırf bunu yapsınlar, TİS yapsınlar diye yüzlerce şube yöneticisine tomar tomar para sayıyor her ay. TİS mekaniği bellidir.
Tekrarlayalım, Sarıyer ve Beşiktaş belediyesi işçileri coşkun, kararlı bir şekilde greve aktif olarak katılmalıdır, hizmet üretmemelidir. Yetmez, bu belediyelerde çalışan kamu emekçilerini (Memur) greve dahil etmenin yolları bulunmalıdır. Temsilciler ve öncü işçiler görev sizdedir!
Bu kitleselliğin yönü aynı zamanda kent merkezlerine, ilçe ve il binaları önünde eylemselliklere yöneltilmelidir. İşçilerin sesi Fizan’dan duyulmalıdır.
Ve elbette talepler revize edilmelidir. % 40 kabul edilmemelidir. Enflasyon oranında zam, işçilerin istediği taban ve dolgun bir kıdem zammı istenmelidir.
Bu hareket, KHK’lı şirket işçilerine, şu an sürmekte olan TİS görüşmelerinde olağanüstü bir dinamizm kazandırır. TİS’in tek yanlı, işveren dayatmaları tarafından belirlen bir süreç olmadığı, giderek yoksullaşan, asgari ücret düzeyine inmiş ücretlerin yükseltilmesi örnek bir mücadele ile kazanılabilir.
Olaganüstü durumlarda olağan sendikacılık yapılamaz. Sorumluluk alma zamanıdır.
Ve işçi sınıfının tarihsel deneyimleri gösteriyor ki;
Zafer direnen emekçilerin olacak, birleşen işçiler yenilmeyecek.
16 Temmuz 2022
Konu ile ilgili yazılar:
