Biz bugün sayıları 575 bin kişiye ulaşmış Belediyelerde çalışan şirket işçilerinin hikayesi aslında 2016 yılında başladı.
Belediye TAŞERONLARI olarak çalıştığımız TAŞERON firmalara karşı hakkımızı almak için yargı yoluna başvurduk. MUVAZZA davaları açtık. İstediğimiz tam olarak şuydu:
Yüklenici firmalar aracılığı ile işçi temini şeklinde çalışıyorduk ama Belediye’nin işini Belediyenin araç gereçleri ile yaptığımızdan Belediye işçisi olarak istihdam edilmiyorduk, asıl işi yapıp yapmadığımıza dair tespit istedik.
Yargıtay Hukuk Dairesi dava sonucunda bizleri haklı bularak, işe giriş tarihimizden itibaren belediyelerdeki KADROLU işçiler ile aynı hakların geriye dönük ödenmesi gerektiğine hükmetti.
Hikaye tam olarak burada başladı.
450 Bin Belediye TAŞERON işçisine devasa TAZMİNAT davalarının yolu açılmıştı açılmış olmasına ama bir yandan da sahayı dizayn eden siyaset vardı.
Davaların sonucunda İŞÇİLER emsal karar ile yeni dava süreçleri başlatınca sendikalar zorlamaya başladı.
Ana Muhalefet partisi CHP, 18 Kasım 2017’de TAŞERON İşçilik çalıştayı düzenledi.
CHP Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu‘nun oradaki şu sözleri aslında İKTİDAR İçin bir sonraki dönemin nasıl dizayn edilmesi gerektiğinin de anahtarı olmuştu.
Ne demişti Kılıçdaroğlu?
“TAŞERON İşçilik 21.yy’ın ayıbıdır, köle ticaretidir, emek sömürüsüdür buna karşı çıkmamız gerekiyor, anayasamızda hükümler var, sendikalaşma, örgütlenme, işçilerin haklarının korunması var” deyince süreçler hızlandı.
DİSK, HAK İŞ ve TÜRK İŞ ortak bildirge yayınladılar. Bildirge şunu söylüyordu.
“Taşeron işçilik 21.yy’ın modern kölelik düzenidir, bu sistem işçilerin emeğini ucuz ve güvencesiz şekilde sömürüye açık hale getirmektedir. Taşeron işçiler işin en ağırını yapıp, ücretin en hafifini almaktadır. Taşeron işçiler aynı işi yaptıkları KADROLULARIN yararlandığı sosyal haklardan bile yararlanamamaktadır.”
Tüm bu gelişmelerden sonra 2017 yılında İstanbul Büyükşehir belediyesine ait 22 Adet şirketin raporları yayınlandı.
22 şirketin 21 tanesi devasa rakamlarla zarar etmişti. İKTİDAR uzun süren müzakereler sonucunda, “taşeron’a kadro vereceğiz”ambalajıyla 3 karar aldı.
1) İşçilerin kazandığı MUVAZZA DAVALARINDAN tazminat ödenmeyecek şekilde feragat etmesini sağlayacak bir MODEL geliştirdi.
2) Belediye Şirketlerini borç batağından kurtaracak bir yapılanma oluşturuldu.
3) İşçilere KADRO verdik diyerek seçimlerde RIZALIK üretti.
2017 Aralık ayında çıkarılan 696 sayılı KHK ile biz 450 Bin taşeron işçi KADRO aldatmacasıyla Belediye Şirketlerine geçirildi. Atmosfer tam olarak böyle şekillendi.
Öncelikle tüm yerel, genel basında, köpürte köpürte, “çözerse AK Parti çözer” afişleri ile “TAŞERONU Bitirdik” diyerek bizleri Taşeron Şirketlerden sözde sınavlarla Belediye Şirketlerine aktardılar. Böylece işçiler için yeni bir sefalet yolu açıldı.
İhale usulü ile yılda 1 bir yenilenen çalışma yaşamı sürekli işçilik olarak değiştirildi.
İşte tam bunu yaparken geçiş için şart koştukları şey neydi?
Geçmişe dönük davalarınızdan feragat edeceksiniz.
SENDİKALARIN İktidar ile ortaklaşması sonucunda “hiçbir kaybınız olmayacak” denilerek işçiler ikna edildi ve işçiler tüm davalardan feragat etti.
Belediye şirketleri bünyesine aktarılan personeli için, Belediye bütçesinden şirketlere hizmet alımı karşılığında %’lik paylar aktarıldı ve batık şirket bütçeleri böylece toparlandı. Olan işçilere oldu. Daha önce asgari ücretin katları ile çalışan işçiler yılda yüzde 4+4’e zam oranlarına mahkum edildi.
Günün sonunda AK Parti yüz binlerce işçi ve ailesinden “kadro verdik” diyerek oy topladı.
Bizim sürecimiz tam olarak böyle oldu. Tüm bunların arkasında İKTİDAR, MUHALEFET ve SENDİKALAR eli ile büyüyen ve KAMUDA birer sömürü aygıtı haline getirilen BELEDİYE ŞİRKETLERİ palazlandırıldı.
Nedir bu belediye şirketleri?
Bunlar ne amaçla vardır hayatımızda, buna bakalım.
1980’li yıllarda, hem içteki zorunlulukların hem de dünyada gelişen Neo-liberal politikaların etkisiyle, yerel kamu hizmetlerin yerine getirilebilmesi için birçok alternatif hizmet yöntemi ortaya çıkarıldı.
Bunların arasında, günümüz belediyeleri için olmazsa olmaz ekonomik birim haline gelmiş olan, ancak hakkında olumlu-olumsuz birçok görüş bulunan Belediye İktisadi Teşebbüsleri (BİT) öne çıkmaktadır.
Belediyeler, Anayasamızın 127. maddesi gereğince “mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması” amacıyla kurulan kamu tüzel kişileridir.
Bu anayasa hükmünce hazırlanan 5393 sayılı Belediye Yasası, belediyeyi, “belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi”olarak tanımlamaktadır.
Mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması amacıyla belediyelere sunulan haklardan birisi de şirket veya işletme kurabilmeleridir.
Gerek 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasası’nın 26. maddesi, gerekse 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70.maddesi belediyelere, kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında şirket kurabilme hakkı tanımaktadır.
Bu düzenlemelerde dikkati çeken nokta, bu şirket ve işletmelerin faaliyetlerinin belediyenin görev ve hizmet alanları ile sınırlandırılmış olmasıdır.
Temel özellikleri şöyle sıralanabilir
1) Belediye tarafından kurulurlar,
2) Sermayenin yarıdan fazlası belediyeye ait olmalı veya yönetimin elde edilmesi koşuluyla belediyece ortak olunurlar,
3) Pazarlanabilen mal ve hizmet üretirle,
4) Genel olarak belediyenin görev alanına giren bir konuda faaliyet gösterirler, Ticari amaçlı olup Türk Ticaret Yasası (TTY)’na tabidirler,
5) İlke olarak yerel toplumun sosyal maksimizasyonu amaçlar,
6) Yönetim belediyenin elindedir.
7) Belediyeden bağımsız bir bütçeye sahiptirler ve özel hukuk tüzel kişisidirler.
8) Büyük kentlerin devasa sorunlarına hızla çözüm bulmak, Hizmetleri bürokrasiden uzak, hızlı ve etkin bir biçimde yerine getirebilmek, Özel hukuk statüsünde kurularak bunun avantajlardan yararlanmak , DMK’ya göre oluşmuş olan sistemin dışına çıkabilmek, böylelikle kaliteli personeli istediği kadar ve istediği ücretle çalıştırma imkânına kavuşmak, BİT’ler sayesinde Devlet İhale Yasası, Genel Muhasebe Yasası,Sayıştay Yasası gibi yasaların düzenleyici, denetleyici ve sınırlayıcı hükümlerinden kurtulmak, İçişleri Bakanlığı’nın vesayet denetiminin dışına çıkabilmek, yeni istihdam imkânları oluşturabilmek, ticari açıdan karlı olan alanlardaki getirinin yerel yönetimlere aktarılıp yeni kaynaklar oluşturulmasını sağlamak, hükümlerinden kurtulmak, İçişleri Bakanlığı’nın vesayet denetiminin dışına çıkabilmek, Yeni istihdam imkânları oluşturabilmek.
Yukarıda ki maddelerden de anlaşılabileceği üzere bir yandan EMEK sömürüsünün yolunu açarken bir yandan Sayıştay denetimine girmeden bir yandan da İçişleri Bakanlığının denetiminden kurtulan yapılar oluşturuldu.
Kısacası 5 yıllık belediye şirket deneyimi işçilere, yoksulluk, geçinememe, güvencesizlik, hak gaspları, artan banka borçları, hacizli işçi sayısı, ücretlerin asgari ücret seviyesine düşürülmesini getirdi.
TABİB olarak, aylardır meydanlarda SENDİKALARDAN ve SİYASETTEN bağımsız olarak mitingler, basın açıklamaları ve sosyal medya etkinlikleri ile MUHALEFETE ve İKTİDARA sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, lakin şimdilik duyan yok.
Şimdi önümüzde 14 Mayıs 2023 seçimlerine 3 hafta var. 575 Bin Belediye Şirket işçisi gözünü, kulağını hatta hıncını bu seçimlere dikmekte.
575 Bin Belediye şirket işçisi yakınları ile birlikte milyonlarca oy demek ve ciddi anlamda belirleyici olacak bir yoksulluğun içerisinden geçmektedir.
2018 Yılından bu güne 575 Bin Belediye Şirket işçisinin sesini duymayan iktidara söylenecek söz kalmadı, lakin belki Muhalefet 2017 Yılının 18 Kasım’ında tüm TÜRKİYE ile paylaştığı şu son sözün arkasında durur diye bir çağrı yapıyoruz.
Ne demiştiniz?
“CHP Olarak, TAŞERON İşçilerinin sorunlarının çözümü noktasında sürecin takipçisi olacağız”
Şimdi sorunumuzun çözümünü söylüyoruz.
Belediye Şirket işçiliği güvenceli ve kadrolu çalışma hayatı değildir, güvencesizliktir, köleliktir. İşçiler, belediye şirketlerinde değil, belediyenin ana kadroları olarak istihdam edilmelidir.
CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU yarın çıkıp “biz Belediye Şirket işçilerinin yaşadığı sorunları biliyoruz, iktidarımızda KADROLU ve GÜVENCELİ Bir çalışmanın gerekliliğini yapacağız” derse, elimiz oldukça güçlenir.
575 Bin Belediye Şirket işçisinin kadro sorunu gündemin ana maddesi haline gelir ve bir eşiği aşmış oluruz, yıllardır sürdürdüğümüz mücadele yeni bir aşamaya sıçrar.
Örnekleri : EYT, emeklilere ikramiye vs
Çağrımızı, bu ülkede huzurlu bir çalışma yaşamı isteyen tüm siyasi parti liderlerine yapıyoruz.
Yakınları ile birlikte milyonlarca Belediye şirket işçisi, KADROLU ve GÜVENCELİ bir çalışma yaşamı istemekte.
Belediye Şirketleri gibi modern köleliği kurumsallaştıran yapıların bu ülkenin 2.yy’ına yakışmadığının altını çizerek, herkesi sesimize ses olmaya davet ediyoruz.
Bu DAVET Bizim.
TABİB (Taşeron Belediye İşçileri Birliği)